Bu Blogda Ara

27 Ekim 2013 Pazar

ADAGIO


Notalara yolculuğumuza, çok sevdiğim ve sıklıkla dinlediğim ‘Adagio’ ile başlıyorum. Adagio’nun bende yarattığı ilk duygu hüzündür çünkü bir şey yaşanmış, zaman akıp gitmiş ve o şey her neyse, sonlanmıştır. Bu, bir ömür bile olabilir. Ancak bu duygumu, bir kavrayış, doğrusu ve yanlışıyla, yaşanmışı ve yaşanmamışıyla bir kabulleniş ve bunların yarattığı hafiflik hissi takip eder. Adagio, içinde hayatın gizemini barındırır gibidir.

22 Ekim 2013 Salı

KLASİK MÜZİK TERİMLERİ



ADAGIO: Ağır tempoda demektir.

ADAGIETTO: ‘Adagio’ dan biraz daha hızlı tempoda demektir.

AIR / ARYA: Arya demektir. Bugünkü anlamını almadan önce, melodiye verilen çeşitli isimlerden biriydi. Operanın keşfinden sonra, çalgı eşliğinde solo olarak söylenen şarkılara bu isim verilmiştir.

KAPRİÇYO: Çalgı ve ses için bestelenmiş, serbest biçimli parçadır.

KONÇERTO: Bir solo çalgı ve orkestra eşliği için yazılmış eserdir.

LIBRETTO: Müziksel sahne eserlerinin yazılı metinlerine verilen addır. 

KLASİK MÜZİK VE TARİHÇESİ


Bugünkü, sadece bilgi paylaşmak üzere yazdığım ilk ve tek yazım olacak. Çünkü bu platformda  notaların hikayelerini ve yarattığı duyguları paylaşmak arzusundayım. Ancak klasik müziğin evrimine kısa bir bakış, bize yön duygusu kazandırarak, notalara yolculuğumuzun keyfini artırabilir. Keşfetme arzumuzu canlı tutarak yazmaya çalışacağım.

Klasik kelimesi, üzerinden çok zaman geçtiği halde değerini yitirmeyen, türünde örnek gösterilen yapıtları ifade ediyor. Klasik müzik ise, Batı Avrupa kökenli, çok sesli müzik türü olarak tanımlanıyor. Çok seslilik, farklı enstrümanların biraraya gelmesini gerektirdiğinden tam bu noktada, enstruman aileleriyle tanışmak iyi bir başlangıç olabilir.

14 Ekim 2013 Pazartesi

NOTALAR VE NOTLAR’DAN MERHABA

Ben İstanbul’da yaşayan, böylelikle şehrin klasik müzik dinleyicisine sunduğu çok sayıda fırsattan yararlanma şansına sahip bir dinleyiciyim. Yıllar içerisinde klasik müziğe ilgimle birlikte, bestekarlarına hayranlığım, hayatlarına merakım, klasik müzik enstrümanı çalan profesyonel veya amatörlere duyduğum imrenme de arttı. Ben de ilgimi besledim, festivallerle, konserlerle, cd kayıtlarıyla ve kitaplarla.

Kimi zaman konserlerde, kendimi sahnedeki müzisyenlerin yerine koyduğum olur. Onlar, bizlere eserin döneminden seslenirken, bambaşka bir dünyaya ait gibidirler. Dinleyiciyi de o dünyanın bir parçası yaparlar. Bunu sağlayan şey, eserin kendisi, solist ve orkestranın performansı, konser mekanının ruhu olabilir, bazense, -ne muhteşemdir ki-, hepsi birdendir.

‘Notalar ve Notlar’, bu dünyanın içine biraz daha çekilmek isteyişimle doğdu. Bu platformda, en beğendiğim eserlere ve yaratıcılarına yer vermeyi isitiyorum. Klasik müzikle ilgili jenerik bilgileri takiben her hafta bir eseri konu etmeyi, böylelikle 80 eserden oluşan bir seçkiyi paylaşmayı ümit ediyorum. Yazarken araştırmalarımı sürdürecek, bugüne kadarki okumalarımın ve notlarımın üzerine yenilerini ekleyeceğim. Bu, başlı başına bir yolculuk olacak benim için. Notaların dünyasında 80 günlük bir devr-i alem de denilebilir belki...

Rahat okunur bir dille ve kıvamında bir içerikte yazarak, müziğin alfabesi olan notalar ve ardındaki hikayeler aracılığıyla, her yaştan potansiyel dinleyiciye dokunabilmeyi umut ediyorum. Kişiler, buradaki eserlerle tanıştıklarında, klasik müziği hayatlarına alabilirler. Bu, dünyalarını zenginleştirecektir. Belki, karşılıklı bir alışveriş de başlar...                                                                                    
‘Müzik olmasa, yaşam bir hata olurdu.’

Friedrich Wilhelm Nietzsche
Alman Filozof