Bugün, ismi gibi gizemli
bir esere doğru yol alıyoruz. Yunanca bir sözcük olan ‘enigma’nın ‘bilmece’
anlamını taşıdığını, notalara yolculuğumuzu planlarken öğrenmiş bulunuyorum,
eserin hikayesini de.
Anlatılanlara göre, Edward
William Elgar, yorucu bir günün ardından evine döndüğünde rahatlamak amacıyla
piyanosunun başına geçer. Parmakları tuşlar üzerinde gezinirken, ortaya çıkan
melodi, eşi Alice’in dikkatini çeker. Alice melodiyi yinelemesini istediğinde
Elgar, melodiyi her seferinde biraz farklılaştırarak çalmaya başlar. 1899
yılında 42 yaşında olan Elgar’ın, bir besteci olarak tanınmasını sağlayacak
meşhur ‘enigma çeşitlemeleri’nin yaratımı işte böyle başlar. Eser, başarılı bir
prömiyerin ardından, ününü İngiltere sınırlarının ötesine taşır.
Eserin orijinal adı,
‘özgün bir tema üzerine çeşitlemeler’dir. Elgar, özgün temaya eşlik eden gizli
bir temanın varlığından söz eder öyle ki tema, eserde duyulmadan var olmayı
başarmaktadır. 'Enigma' işte bu temadır. Elgar, tüm ısrarlara rağmen başka bir
açıklama yapmayınca, müzik dünyasını meşgul eden bu bilmece çözülemez ve eser 'enigma çeşitlemeleri' olarak anılmaya başlar.
Sayısı 14’ü bulan
çeşitlemeler, bazı harfler veya lakaplarla tanımlanmıştır. Elgar, ‘Eserimi, kendi portresini burada gören dostlarıma
adıyorum’ diyerek bir bilmece daha ortaya koyar. Neyse ki, bu kişilerin
kimler olduğu anlaşılır, bestecinin aile bireyleri ve dostlarıdır.
Birinci çeşitleme, eşi
Caroline Alice Roberts’ın, sonuncusu kendisinin, en beğenilen ve ‘Nimrod’
olarak anılan dokuzuncusu ise yakın dostu August Johannes Jaeger’ın müzikal
portreleridir. ‘Nimrod’, Almanca’daki ‘Jäger’in karşılığıdır. Elgar’ın
bestesini adadığı eşi ve arkadaşı August, mesleki anlamda umutsuzluğa
kapıldığında, Elgar’ı yüreklendiren kişilerdir. Yürüdüğümüz yolda bizimle beraber olan
dostlarımıza, teşekkür edebilmenin en kıymetli yolu bu olsa gerek...
Elgar, ilk önce August’u,
sonra da daimi destekçisi eşini kaybedecek ve eşinin vefatından sonra neredeyse
hiç beste yapmayacaktır. Bunda, I. Dünya Savaşı’nın sonlanmasıyla müzikal anlamda
yeni bir döneme girilmesinin ve Elgar'ın kendini bu döneme yabancı
hissetmesinin de etkisi vardır kuşkusuz.
Şimdi sizi ‘Nimrod’ ile
baş başa bırakıyorum. Ben onu, başka bir yaşamın müziğiymiş gibi algılıyorum,
çok eski bir geçmiş veya uzak bir geleceğin içinden geliyor sesi bana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder