‘Rus Prensi Igor ve askerleri, eski Türk kavimlerinden biri olan Kumanlara mağlup olunca, Prens Igor ve oğlu Vladimir esir düşerler. Kumanların başı Konçak Han, tutsaklarına konukseverlik göstermek adına büyük bir eğlence düzenletir ve Prens’in şerefine dans edilmesini emreder. Dans edenlerin başında Han’ın kızı Konçakovna da vardır. Eğlence bittiğinde, baş başa kalan Vladimir ve Konçakovna yakınlaşır ve birbirlerine aşık olurlar...’
Prens Igor Operası’nın*, 12. Yüzyılda geçen
hikayesinden bir bölümdü aktardığım. Poloveç Dansları (Polovtsian Dances) olarak
adlandırılan bu bölüm, Kumanların Dansıdır. Ruslar, onlara ‘Polovtsi’ dedikleri
için bu adı almıştır. Operanın bu bölümü o kadar beğenilmiştir ki, operadan bağımsız
olarak da, konser programlarının vazgeçilmez eserlerinden biri haline
gelmiştir.
Prens Igor Operası, Rus besteci Alexander
Borodin’in en önemli eseridir. Başarılı bir kimyacı ve üniversitede profesör
olan Borodin, müzikle olan ilişkisini ‘hobi’ olarak tanımlamış ve mesleğinden
ve diğer sorumluluklarından arta kalan zamanında beste yapabilmiştir. Küçük
zaman dilimlerinde yapabildiği çalışmalardır bunlar ve bu nedenle Prens Igor
Operası üzerindeki mesaisi de 18 yıl sürmüştür. Besteci 1887 yılında vefat
ettiğinde, arkadaşları Alexander Glazunov ve Nikolai Rimsky-Korsakov, eseri son
haline getirmişlerdir.
Borodin’in hayatı boyunca peşinde koştuğu şey, zaman olmuştur. Zaman, nerelere akmamıştır ki. Tutkuyla bağlı olduğu
mesleğine, yardımcı olmaya çalıştığı meslektaşlarına, öğrencilerine, astım
hastası olan eşi Ekaterina’ya ve onun akrabalarına, evlat edindikleri Genya’ya,
kadınların hakları için verdiği savaşa, arkadaşlarına ve müziğine... Borodin, bir
mektubunda eşine şunları yazmıştır.
‘Besteci, sanatkar, devlet memuru, komisyon
üyesi, idareci, kimyacı, doktor, hayırsever ve
başkalarının çocuklarına baba olmaya çabalarken, bir baktım ki, listenin
en sonunda kendim varım.’
Ve 54 yaşında kalp krizinden ölen besteci için zaman
gerçekten de kısıtlı olmuştur...
Baleye de uyarlanmış olan Prince Igor Operası’ndan
Poloveç Dansları ile sonlandırıyorum yazımı. Tamamı 11 dakika kadar süren bu
renkli eser farklı bölümlerden, danslardan oluşuyor, birinden diğerine geçerken
sürprizler yaşatıyor, çoşkuyu hiç yitirmeden.
* Anlamlarına, Klasik Müzik Terimleri sayfasında yer
verilmiştir. (Arşiv: Ekim 2013)
Emeğinize sağlık, bilgilendim.
YanıtlaSil