Saçları kısacık kesilmiş, uzun boylu, heybetli bir
adam. Sahneye soğuk ve sert bir edayla çıkar. Kimseye gülümsemeden, vakar
içerisinde, piyanosunun başına oturur. Seyirci sessiz kalıncaya kadar, öylece bekler.
Bu gerçekleştiğinde, kocaman elleriyle piyanosunun tuşlarına dokunur. Başkaları
için çalması çok zor olan eserlerini, az bir fiziksel çabayla, muhteşem icra eder.
Rivayet edilen, baş parmağı ve serçe parmağı arasına, 12 adet piyano tuşunun
sığdığıdır...
Bu kişi, döneminin en güçlü piyano virtüözü* olarak
kabul gören Sergei Rachmaninov’dan başkası değil. Rachmaninov, başarılı bir
virtüöz ve orkestra şefi olmasının yanında, 20. Yüzyıl’da romantik dönemin
müziğiyle varolan yegane bestecidir.
İtiraf etmeliyim ki, Rachmaninov’un müziğini dinlemeyi
yıllar boyunca erteledim. Kendisi hakkındaki bilgim, piyano yorumcularını
teknik anlamda son derece zorlayan eserler bestelemiş olmasıyla sınırlıydı. Bir gün televizyonda, muhtemelen 3. Piyano Konçertosu’na tesadüf ettim. Eseri yorumlayan
piyanistin, piyanonun tuşları ile verdiği savaş, müziğe odaklanmamı engelledi
ve eser beni yordu. Tek bir eser ve yetersiz bilgim üzerinden, bana anlaşılmaz ve ulaşılmaz gözüken Rachmaninov’u
dinlemeyi erteledim, ta ki bir konserde, 2. Piyano Konçertosu’na* denk
gelinceye kadar.
‘Muhteşem bir kariyere yönelik hayallerim,
parçalanmış bir şekilde önümde yatıyor.’
Sergei Rachmaninov
1. Senfoni’nin Galasının Ardından...
2. Piyano Konçerto'sunun hikayesini eksik bırakmamak için, 1.
Senfoni’nin*
başarısız galasından başlamalı söze. Orkestrayı yöneten Alexander Glazunov’un, provalara
gereken zamanı ayırmamasından kaynaklanan yetersizliği ve muhtemelen sarhoş
olması, 1. Senfoni’nin icrasını fiyaskoya çevirir. Eleştirmenler, senfoniyi
yerden yere vurunca, Rachmaninov eseri derhal geri çekecek, ancak o talihsiz
günün ardından depresyona girecektir. Rachmaninov’un hayatı boyunca ikinci kez
seslendirilmesine izin vermediği
senfonisi, esasen ustalıkla yazılmış ve bestecinin ölümünden sonra, en özgün
eseri olarak gösterilmiştir.
Rachmaninov, psikoterapi ve hipnoz uzmanı Nikolai Dahl’dan profesyonel destek almaya başlar. Amatör bir müzisyen de olan Dahl’ın
telkinleriyle, moraline ve sağlığına kavuşan besteci, 3 yılın ardından
sessizliğini bozacak ve yeni bestesi olan 2. Piyano Konçertosu’nu Nikolai Dahl’a adayacaktır. Konçertonun 1901 yılındaki prömiyeri, bestecinin yakın
akrabası da olan öğretmeninin yönetiminde gerçekleşir. Piyanoda, henüz 28
yaşında olan Rachmaninov oturmaktadır. Sonuç, büyük ve haklı bir başarıdır. Rachmaninov’un
en beğenilen ve dinlenen eseri olan konçertoyu, bir süre sonra Hollywood da
keşfedecektir. 1946 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye ortak
olan İngiliz yapımı ‘Brief Encounter’ filminde de (dilimize ‘Kısa Tesadüfler’
olarak çevrilmiştir) kullanılan müzik, bestecinin hayran kitlesini hızla büyütür.
Bana göre, üç bölümlük konçertonun 1. ve 2. bölümleri
büyüleyicidir. Sizleri ilk bölümü ile baş başa bırakarak yazıma noktayı
koyuyorum ancak, bu Rachmaninov’a son ziyaretimiz değil...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder