Bu Blogda Ara

3 Ocak 2014 Cuma

O FORTUNA


1803 yılında, Benediktbeuern’deki bir manastırın tozlu raflarında, Latince, Ortaçağ Almancası ve Provence bölgesine has bir Fransızca ile yazılmış el yazmaları bulunur. Bu, bir şiir koleksiyonudur. Ortaçağ’da manastırda yetişen öğrenciler ve o dönemin gezgin ozanlarının şiirleridir bunlar. El yazmalarını derleyen Alman dilbilimci Johann Andreas Schmeller, 254 şiir ve dramatik metinden oluşan koleksiyonu, 1847 yılında  ‘Carmina Burana’ yani ‘Beuern Şarkıları’ adıyla yayınlar. Konuları dini olmak bir yana, ziyadesiyle dünyevi olan şiir ve metinleri içeren ‘Carmina Burana’yı hedonistik olarak nitelemek çok yanlış olmaz.

Carl Orff’un, ‘Carmina Burana’ya tesadüf etmesi, Schmeller’in ölümünden yıllar sonra gerçekleşir. Orff, koleksiyon içerisinden 24 tanesini seçerek, tematik bir gruplamaya gider. Talih, İlkbaharda, Kırlarda, Tavernada, Aşk Sarayı, Blanziflor ve Helena olarak adlandırdığı bölümlerden oluşan metin, 21. yüzyıl insanını da meşgul eden konuların bir derlemesi gibidir. Orff, bu metni, solo, koro ve orkestra için besteler. Bir sahne oratoryosu* olan eser, Orff’un üçlemesinin birincisidir. Orff, besteyi 1936 yılında tamamladığında, yayıncısına şu notu gönderecektir:

‘Daha önce yazdığım, ve senin de ne yazık ki bir talihsizlik sonucu yayınladığın bütün eserlerimi yırt. Carmina Burana, benim seçkin eserlerimin başlangıcıdır.’ 

Carl Orff
Alman Besteci, Araştırmacı ve Müzik Eğitimcisi

1937 yılında prömiyeri yapılan ‘Carmina Burana’, bestecisini yanıltmayacak ve ilk andan itibaren ilgi odağı olacaktır. Dünyanın çeşitli yerlerinde sahnelenecek eser, baleye de uyarlanacaktır. 87 yaşına gelen Orff, kitlelerin artarak devam eden beğenisine tanıklık etmiş ve tüm dünyaya miras kalacak bir başyapıt yarattığını görmüş olarak, 1982 yılında vefat eder.

‘Carmina Burana’ koronun, dünyaya hükmeden Kader Tanrıçası ‘Fortuna’ya hitabıyla  başlar, takip eden bölümlerden sonra yine bu bölümle nihayetlenir. Kader, Ortaçağ düşüncesinin yoğunlaştığı egemen konulardan biri olmuştur. ‘O Fortuna’, kader çarkının işleyişini anlatarak, kişinin her zaman kaderin kıskacında olduğunu hatırlatır. Koroyu dinlerken, sözlerini anlamıyor olmanız, görkemli ve karşı konulamaz bir şeye isyanı hissetmenizi engellemez. ‘O Fortuna’ o kadar etkileyecidir ki, ünü ‘Carmina Burana’nın ötesine geçmiştir. Filmlerde, televizyon şovlarında ve çok sayıda reklamda gereksiz bir şekilde kullanılmış olması bile, gücünü yok edememiştir.

Ülkemizde de pek çok kez sahnelenen eserin ‘canlı’ performansını geçen sene dinleyebildim. Lütfi Kırdar sahnesindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, solistler, Devlet Çoksesli Korosu ve Borusan Çocuk Korosu’nun yarattığı atmosfer büyülüydü, Ortaçağ dönemini çağrıştıran, etkileyici bir deneyim yaşattı bana.

'Carmina Burana', çoğumuzun meselesi olan kader ve insan olmaya ait diğer konularıyla sizi de kendisine çekebilir...


* Anlamlarına, Klasik Müzik Terimleri sayfasında yer verilmiştir. (Arşiv: Ekim 2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder