Bu Blogda Ara

20 Şubat 2014 Perşembe

BÜYÜCÜNÜN AŞKI


Roman kızı Candela’nın, eski sevgilisinin kıskanç hayaletinden kurtulmasını hikaye eder ‘El Amor Brujo’. Manuel de Falla, 'büyülenen aşk' anlamını taşıyan eserine, ülkesinin motiflerini işlemiştir, öyle ki Güney İspanya'da son şeklini almış olan flamenkonun izleri eser boyunca takip edilebilir. Flamenko, gitar, acıklı ve tutkulu şarkılar, el vuruşları ve topukların yerde çıkardığı kışkırtıcı seslerle gerçekleşen dans ve bunların hepsi birdendir. Öğrenmek üzere çaba gösterdiğim bir dans olması itibariyle bende özel bir yeri vardır. Bana göre, bale ve orkestra süiti* olarak bestelenen eserin en çarpıcı parçası, ‘Ateş Dansı Ritüeli’ dir.

Manuel de Falla, duygu patlaması yaratan eserlerine tezat, suskun bir adamdır. Hiç evlenmemiş ve yaşantısını kızkardeşi Maria del Carmen ile sürdürmüştür. Anne ve babasının ölümünden sonra, 20 yıl boyunca yaşayacağı Granada’ya taşınır. Burada, aralarında İspanyol şair ve oyun yazarı Federico Garcia Lorca’nın da bulunduğu entellektüel bir arkadaş grubu edinir, özellikle Lorca ile yakın bir dostluk kurar. İkilinin birbirleriyle etkileşim içinde olduğu bir dönem, İspanya iç savaşının başlamasıyla kapanacaktır. 

İç savaşın henüz ilk günlerinde General Franco’nun askerleri bir gece Lorca’yı tutuklayarak, sabahın alaca karanlığında kurşuna dizerler. Bedeninin, ‘gözyaşı kaynağı’ olarak bilinen su çukurunda bulunduğu rivayet edilir. Mezarının yeri bilinmez. Apolitik bir duruşa sahip Falla, henüz 38 yaşında olan genç arkadaşının ölümünü takiben, ülkesiyle bağlarını kopararak Arjantin’e yerleşecektir. Falla’nın, hayatının 7 yıllık dönemlerle şekillendiğine yönelik bir inancı vardır. Arjantin’e gidişinden 7 yıl sonra, 70 yaşındayken vefat eder.  

Notalara yol alırken, bazen bir film, resim, şiir veya romanla bazen de başka yaratıcılarla  kesişiyor yolumuz. Kimi zaman da içsel bir yolculuk başlıyor. Bu bir keşif nihayet ve rastlantılar onu ilginç kılıyor. Bugün olduğu gibi. Falla ile başlayıp, Lorca’ya dokunduğuma göre, onun bir şiiriyle veda etmeli. ‘Anış'... 

Ben ölünce,
gömün gitarımla beni
kumların altına.

Ben ölünce,
portakallarla
naneler arasına.

Ben ölünce,
gömün isterseniz
bir rüzgar gülüne.

Ölünce ben !


* Anlamlarına, Klasik Müzik Terimleri sayfasında yer verilmiştir. (Arşiv: Ekim 2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder