Bu Blogda Ara

29 Nisan 2014 Salı

40. SENFONİ


Piyano başındaki Wolfgang ve ablası Nannerl’in, babaları Leopold ile resmedildiği bu tablo, dokunaklıdır. Eksilmiş bir ailenin tablosudur çünkü. Duvardaki resim, oğluna eşlik ettiği Paris seyahatinde vefat eden Anna Maria'ya aittir. Kalanların bakışlarında ve o resmin altında toplanmışlığında hüzünlü bir şeyler vardır... 

Ailenin hayatında önemli yer tutan seyahatler bu olaydan on beş yıl önce başlamıştır. Henüz 4 yaşındayken, büyüklerine, 'kemanlarının çeyrek ton akortsuz olduğunu' söyleyebilen ve 6 yaşındayken ilk bestesini yapan Wolfgang’in dehası, müzisyen babası Leopold tarafından hemen fark edilmiştir. Onu tüm dünyaya tanıtmaya karar veren Leopold'un, kızını da yanına alarak yaptığı bu seyahatlerde, Nannerl ve Wolfgang, ‘harika çocuklar’ olarak tanınır ve ünlü olurlar.

22 Nisan 2014 Salı

MAVİ TUNA VALSİ


Yıllar önce Viyana'ya gittiğimde, Şehir Parkı’nda gezintiye çıkmış, huzur bulduğum bu parkta, ‘Keman Çalan Johann Strauss II’ anıtının önünde fotoğraf çektirmiştim. Heykelin parkın içindeki konumu ve konusu hoşuma gitmişti. Müzisyen ve besteci Johann Strauss II hakkında çok az bilgi sahibiydim. Misal, herşeyin bir kemanla başladığını bilmiyordum...

Çocuklarının, kendisi gibi müzisyen olmalarını istemeyen bir babanın oğlu olan Johann’ı bu yolda destekleyen, ona ilk kemanını hediye ederek gizli gizli ders almasını sağlayan annesi olmuş. Baba Strauss, başka bir kadın için evden ayrılınca, Johann müzik eğitimini rahatça sürdürmüş anlaşılan. Strauss Ailesi’nin kodlarında notalar var kuşkusuz zira gerek Avusturya gerekse diğer Avrupa şehirlerinde müzikle haşır neşir çok sayıda Strauss’un izini sürmek mümkün. Johann’ın kardeşleri Josef ve Eduard da aynı yolda ilerlemişler, ancak babasının şöhretini geride bırakan tek Strauss, Johann olmuş. Bunun hikayesini, Baba Strauss’u ziyaret ettiğimizde anlatacağım...

15 Nisan 2014 Salı

JE CROIS ENTENDRE ENCORE


'Geçimlerini, Seylon Adası'nda inci avcılığı yaparak kazanan iki arkadaş, Nadir ve Zurga, geçmişte aynı kadına (Leila) aşık olmuşlar ancak dostluklarını koruyabilmek adına ondan vazgeçmişlerdir. Bir rahibe olan Leila ise, aşk ile kutsal görevi arasında sıkışmıştır. Yıllar sonra karşılaştıklarında, Nadir, Leila’ya sevgisini itiraf edecek, Zurga’nın tepkisini göğüslemek zorunda kalacaktır...' 

Leila'yı tekrar görmenin Nadir'de yarattığı duygular, 'je crois entendre encore'da ifade bulur. Arya* o kadar dokunaklıdır ki, sözlerini anlamamızı gerektirmez. İnci Avcıları Operası'nın klasik müzik repertuarındaki kalıcılığını, bu müthiş aryayla beraber, Zurga ve Nadir’in düeti sağlamıştır.


Eserin bestecisi, dört yaşına geldiğinde notaları okuyabilen, altısında piyano çalabilen ve dokuz yaşında Paris Konservatuar’ına kabul edilmiş, özel bir çocuktu. Biz, kendisiyle özdeşleşmiş  bir operayla, ‘Carmen’ ile tanırız onu. Henüz 25 yaşındayken bestelediği ‘İnci Avcıları’, Carmen’in gölgesinde kalmış olan, ilk operasıdır. 

9 Nisan 2014 Çarşamba

YAYLI ÇALGILAR İÇİN ADAGIO


Yaylı çalgılar için adagio*, erguvanların aramıza katıldığı bu mevsimin müziği değil kuşkusuz. O, hüzünlü bir güz müziği. Öyleyse bugün, neden bu esere doğru yol alıyorum. Çünkü bazen ihtiyacımız, tam da böyle bir şeydir. Bize ait olmayan ağır bir hüzün, ruhu arındırabilir...   

Amerikalı besteci Samuel Barber’in 1936 yılında, henüz 26 yaşındayken bestelediği eseri, ilk kez İtalyan şef Toscanini sayesinde dinleyiciyle buluşmuştur. Bu yalın ve soylu eser, zamanla hüznün ortak ifadesi olmuş, John F. Kennedy, Albert Einstein, Grace Kelly gibi topluma mal olmuş isimler, onunla uğurlanmıştır. Bundan sonra eser, film endüstrisinin de dikkatini çekecek ve çok sayıda filmde kullanılacaktır.