Bugün, 1770 lerin Almanya’sında, Bonn sokaklarında dolaşıyoruz. Bu küçük şehirde müzik, saray müzisyenleri tarafından, kilise, tiyatro, aristokrasi ve orta sınıfın katıldığı konserler için üretiliyor. Saray müzisyenlerini ise, bizlerin tanımadığı bir Ludwig van Beethoven yönetiyor. Mükemmel bir müzisyen ve sağlam karakterli bir yönetici olarak anılan bu kişi, ünlü besteci Ludwig van Beethoven’ın dedesinden başkası değil...
Dedesinin portresini yıllarca çalışma masasının
üzerinden eksik etmeyen Beethoven, babasının yasını tutmamış gözüküyor. Henüz
16 yaşındayken, çok değer verdiği annesini kaybedince, bir yetişkinin rehberliğine
ihtiyaç duyan iki erkek kardeşiyle baş başa kalıyor. Zaafları yüzünden saraydaki
müzisyenlik kariyerinde sıkıntılar yaşayan babası, karısının ölümüyle alkol ve
depresyona iyice gömülerek, ailenin tüm yükünü oğlunun omuzlarına bırakmıştır.
Beethoven ise, kariyeriyle ilgili hayallerinin peşinden gitmeyi planlarken, ebeveyn rolünü üstlenmek zorunda kalmıştır.