Bu Blogda Ara

22 Kasım 2013 Cuma

KUĞU GÖLÜ BALESİ


‘Prens, göl kenarında dolaşırken, göldeki kuğulardan bir tanesi çok güzel bir kız olarak karşısına çıkar ve kendisini Prenses Odette olarak tanıtır. Odette ve arkadaşları, büyücü tarafından kaçırılmış ve kuğuya dönüştürülmüşlerdir. Gece yarısı insan olup, sabaha karşı kuğu olmaktadırlar.

Prens ve Odette bu buluşmada birbirlerine aşık olurlar. Ancak tekrar kuğuya dönüşen Odette, göle geri dönmek zorundadır.

Ertesi gün onuruna düzenlenen baloda Prens'in kendisine tanıtılan kızlardan birini evlenmek üzere seçmesi beklenmektedir. Baron kılığındaki büyücü, yüzünü Odette’inkine benzettiği kızı Odile ile birlikte baloya gelir. Prens, Odile’i Odette sanarak aşkını ilan eder.

İhanete uğradığını düşünen Odette ölmek ister. Durumu fark eden Prens göle giderek Odette’den af diler. Prens ve Odette’in birlikte ölümü göze almaları, büyüyü sonsuza kadar bozar ve büyücünün güçlerini yok eder...’

Kuğu Gölü Balesi'nin bilinen hikayesidir bu. Hikayenin farklı finale sahip versiyonları da vardır hatta bunlardan bazıları trajiktir. Odette ve Odile rollerini çoğu zaman aynı balerin üstlenir ve Odette rolünde beyaz, Odile rolünde siyahlar içerisindedir. Bu rol, teknik zorlukları olan dansları ve birbirine tamamen zıt karakterlerin ruh hallerini canlandırmayı gerektirmesiyle, bale repertuarındaki en zor rollerden biri kabul edilir.

Balenin müzikleri, Rus besteci Pyotr Ilyich Tchaikovsky tarafından yaratılmıştır. Prömiyeri, Moskova’da Bolşoy Tiyatrosu’nda gerçekleşmiş ancak müziği ve koreografisi arasındaki uyumsuzluğa yönelik eleştirileri takiben gösterimden kaldırılmıştır. 1877 yılında gerçekleşen prömiyer sonrası hayal kırıklığına uğrayan Tchaikovsky tüm sorumluluğu üzerine alır. 1877, özel hayatına da damga vuran, onu intiharın eşiğine getirecek kararı aldığı yıldır...

Eşcinsel olan ve evlenirse cinsel kimliğinin sorgulanmasından kaçınabileceğini düşünen Tchaikovsky, kendisine aşık olduğunu bildiği eski öğrencisi Antonina ile evlenir. Doğasına tamamen ters bir karar almakla kalmamış, psikolojik sorunları olan bir eş seçmiştir. Sonuç, sinir krizi ve ağır bir depresyon olur. 3 ay birlikte yaşayan çift, hiç bir zaman boşanmayacak ancak bir araya da gelmeyecektir. Tchaikovsky’nin geçimini sağladığı Antonina yıllar sonra akıl hastanesine yatar. 

Baleye dönecek olursak o, bestecinin ölümünden sonra, Marius Petita’nın yeniden ele aldığı koreografi ile başarıyı yakalar ve bir daha da bırakmaz.

Bir çok kez izlediğim performanslar içerisinde en sıra dışı bulduğum, koreograf Matthew Bourne’un modern dansa uyarladığı ‘Kuğu Gölü’dür. Burada kuğular erkektir, sert ve vahşi hareketlerle dans ederler. Erkek kuğuların estetik duruşlarını ve ihtişamlı danslarını, Tchaikovsky’nin müziğine çok yakıştırırım. Esasen balenin müzikleri, en sıradan performansı bile alıp götürecek güçtedir. Scene, Waltz ve Spanish Dance, bunlar içerisinde en beğendiklerimdir.

Baleyi bestecinin vatanı Rusya’da, ilk gösteriminin yapıldığı Bolşoy Tiyatrosu’nda seyredebilmeyi isterim. Yıllardır restorasyonda olan tiyatro, kapılarını 2013 yılının Eylül ayında açtığından, bu hayalime bir adım daha yakınım. Böyle bir deneyimin vaat ettiklerini paylaşmak adına, kısa bir tanıtım filmiyle sonlandırıyorum yazımı...

http://www.youtube.com/watch?v=1QAetb-uAhQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder